5 Nisan 2009 Pazar

Gül Rengi...

Bu baharın gelişi evimizdeki çiçeklerin açılışına tanıklık etmemize vesile oldu.Her tazeliliğin adım adım damlayarak parlak renklere dönüşmesini, mis kokuların yayılmasını ve renklerin çoşmasını neşe ile izliyorum.

Her toprağa düşmüş can, her can bulmuş beden yenilenerek ve tazelenerek Mevlanın bereketinden nasibini alıyor ve sanki bahar kavuşmanının sevinciyle gökyüzüne dönüyor. 

Nazlı çiçeğimizin doğmasından fazlasıyla yıl oldu. Bu onun gördüğü ikinci bahar ve daha serpilmiş ve daha bilmiş haline evin içinde pıtırcık adımlarını savuruyor. Yürümeden önce koşmak konuşmadan önce uzun hikayeler anlatmak istiyor yavru çiçeğim.

Bilge duruşu, bir masal kahramanını cebinden çıkarmak için hazır beklerken hayat yolunu bir kaç kez geçmiş tavrı şaşılası doğrusu. Sanki söze girmek için fırsat koluyor ve o anı yakaladığında içinde sözler çağlayarak Mevla katından getirdiklerini serecek ve kendinden geçinceye dek düşünü anlatacak.

Çiçeğimin kendini bulduğu bir yer var  köşe arkasında. Orada zamanı zamanı es geçmiş birbaşka güne dönmüş güneş siması papatlara ayçiçiçeklerine şakımaya hazır.

Dur sesleri gelmeden kendine masal kahramanı bilmek için kendini sakınıyor sanki.